Kılıç Ali ( Tansel Öngel ) Röportajı

Kılıç günü dizisinde "Kılıç Ali" lakabı ile oynayan Tansel Öngel in röportajını yayınlıyorum.Gerçekten geçmişide şuanki oyunculuk kapasitesi gibi çok güzel bu tarz oyuncular tabiki kolay yetişmiyor.Kendiside oynadığı oyuna resmen aşık olmuş bir biçimde neyse lafı fazla uzatmadan sizlere zaman gazetesi ile yapmış olduğu röportajını sunuyorum. İyi okumalar yorumlarınızı bizden eksik etmeyin.

Kendime şair demek haddime değil

Şiir yazma tutkusu da varmış sizde?

Şairlik başka bir yaşam biçimi. Türkiye’de okuma yazma bilen her on kişinin sekizi gibi bir dönem elime bir şeyler yazmaya çalıştım ama sonra o oyun yazmaya dönüştü. En son şiirimi 2004′te yazdım, zaten altı tane yazmışımdır. O yaşam biçiminin hakkını veremeyeceğimi düşündüm. Çok saygı duyduğum şairler var. Sezai Karakoç’tan Edip Cansever’e, Turgut Uyar’dan Orhan Veli’ye kadar hepsine saygı duyarım. Kendime şair demek haddime değil.

Tiyatroyla ilgili neler yapıyorsunuz?

Trabzon’da üç yıldır Git Gel Dolap isimli bir oyun oynuyoruz Barış Bağcılar ile birlikte. Seyircimiz de bizi hiç bırakmadı. Televizyonun da etkisiyle epeyce izleyici geliyor. Turneler devam edecek, onun heyecanı hiç bitmiyor bende. Rahmetli Mehmet Ulusoy’un 5 tonluk acayip dekoru içinde müthiş bir oyunu var. Bir saatlik bu oyunda sıkılmayacağınızın garantisini veriyorum. Birkaç proje ile de uğraşıyorum. 12 yıllık devlet tiyatrocusu olarak seyircinin karşısına çok güzel metin ve ekiple çıkma sorumluluğunu taşıyorum.

Âşığım ben Ali Kılıç’a!

Bugünlerde Kılıç Günü dizisi var gündeminizde ve Ali Kılıç ile başroldesiniz. Bu başrol sizin oyunculuğunuzun tescili mi olacak?

Bir kahraman karakter olarak ilk başrol ama o tescili siz görürsünüz ben değil. Ali Kılıç zulme uğrayanların sesidir. Mazlumdur ama bundan dolayı başını öne eğmez, zalime isyan eder, eyvallahı yoktur. Ali Kılıç’ın Allah’tan başka korktuğu kimse yoktur. Bu karakteri sevmeyip ne yapacağım, âşığım ben Ali Kılıç’a!

Piyasada çok mu Ali Kılıç?

Piyasada olduğunu sanmıyorum ama hayatta, mahallelerde çoktur böyle adamlar. Böyle mahallelerde büyüdüm, hayatı birkaç zalimin zulmü yüzünden mahvolmuş çok adam tanıyorum. Ve bu adamları simgeleyen bir karakteri oynamak da benim için gurur verici bir şey. Biz aynı değiliz Ali Kılıç’la, hiçbir koşulumuz benzemiyor ama ben onun gibi adamları biliyorum.

Bu rol neden size teklif edilmiştir?



Normal hayatta benim tipimi kimse Ali Kılıç’a benzetmez. Görüşmeye geldiğimde saçlarım uzundu. Bu Kalp Seni Unutur Mu dizisinde üst sınıf bir adamı oynuyordum. Mahallede yaşayan ve alt gelir grubundan gelen bir adamı önermedi bana hiçbir yapımcı. Türkiye’de yapımcıların % 90′ı ne yazık ki görüşmeye geldiğin kılığınla değerlendiriyor seni. Bunu herkes bilir. Dünyada öyle aktörler var ki, şaşkınlıktan ölüyorsun. Johnny Deep diye bir adam var baba yani, herifin girmediği kılık kaldı mı? Normalde görsen undergrand bir tip. Dönüp ona Çikolata Fabrikası’ndaki rolü verir misin? Türkiye’de olsa mümkün değil alamazdı yani. Osman Sınav’ın sanatçı bir insan olduğunu düşünüyorum. Bana güvendi ve güven de verdi.

90 günlük ömrü kalmış Ali Kılıç karakterini Türk insanı niye izlesin? Eee sonu belli zaten, 90 gün sonra ölecek adam…

Türk insanı mazlum ve zalim arasındaki hikâyeyi izler. Bu doksan günü kalmış bir insanın melankolik hikâyesi değil. Bu, Musa-Firavun hikâyesi. Musa doğduğu günden beri ve Firavun olduğu günden beri var olan ve kutsal kitaplarda anlatılan hikâye. Biz tarih boyunca bu hikâyeyi hep görmüyor muyuz, görmedik mi? Bir dönem zulme uğrayıp öbür dönem zalim olan insanlar da var. Ali’nin kızı yeni doğduğu için ve kızı ona baba diyeceği günü göremeyeceği için çok büyük problem. İkincisi Ali’nin geçmişten getirdiği hesapla birlikte 90 gün kaldığını öğrendiğinde duyduğu bir olay var. Bu hesaplar birleşiyor. Ölümü çok umursadığını zannetmiyorum, gözü kara bir adam. Babalık duygusu, saygı duyduğu karısı ve çocukluğundan getirdiği aşkı, bütün bunlar hayatını altüst ediyor.

Hepimizin içinde bir Musa ve Firavun var yani…

Tabii ki var. İyi ile kötü bence siyah ile beyaz gibi değil hayatta. Bizde iyi ile kötü geçişken, ying-yang gibi de değil. Bu şeytanın süre istemesi ile ilgili bir şey. Günahsız olduğunu iddia edecek bir insan var mı bu dünyada? Ali zalimin zulmüne boyun eğmiyor, ‘Sevenin de Allah’ı var’ hesabı yapmıyor.

Hani Türk filmlerinde çekilen filmler karışır ve biri daha uzun yaşar ya! 90 günün sonunda böyle bir film karışıklığı olur mu?

Bilmiyorum bunu, onu Osman Sınav ve senaristimiz Süleyman Çobanoğlu bilir. Ne kadar sürerse oynarım ben.

Peki sizin 90 günlük bir ömrünüz kalsaydı ne yapardınız?

Bir oyun yazmaya çalışıyorum, 1,5 yıldır. Önce onu tamamlardım. Ali gibi bir hesabım yok ki o hesabı göreyim. Ben yarın ölecekmiş gibi ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamayı tercih ediyorum. O yüzden 80-90 günün önemi yok. Babam öldüğünde onu yıkayıp, kefene sarıp kendi ellerimle mezara koyduğumda hayatımda hiçbir şey eskisi gibi olamazdı. Her şeye bakışım değişti. Öbür tarafa bez parçasından başka götürebileceğin bir şey yok, ölene kadar ne kadar iyilik, ölümün melankolisine girmeden ne kadar çok şey yapabilirsem onları yapmak isterdim.